Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.
GenelGüncelProf. Dr. Ekrem SEZİK

TIBBİ BİTKİSEL ÇAYLAR HÂLÂ YOK AMA SEÇENEK VAR: KALİTELİ POŞET ÇAYLAR

Meslektaşlarımdan sık sık e postalar alırım. Bu e-postalar genellikle piyasada bulunan bilhassa takviye edici gıdalar, hastalarının sorduğu bitki veya ürünler bazen de merak ettikleri bir konu hakkında oluyor.

Kendilerine elimden geldiğince hızlı cevap veririm. İşlerimin yoğunluğu veya sordukları konunun incelemeyi gerektirmesinden dolayı gecikmeler de olabiliyor. Bazen sordukları konunun diğer meslektaşlarımı da ilgilendireceğini düşünüp yazı konusu yapıyorum.
Bu ara tıbbi çaylar hakkında değişik e-postalar aldım: “Hocam ne oldu? Bitti demiştiniz tıbbi çaylarda hâlâ hiç bir hareket yok!”, “Tıbbi çaylardan ümidi kestik, yerine ne verebiliriz?”, “Aktara mı gönderelim?…” Bu yüzden genel olarak çaylar hakkında yazacağım. Önce tıbbi
çaylar ne oldu? sorusuna cevap verelim.

Tıbbi çaylar ne oldu?

Yaygın salgından (Çok güzel Türkçesi var iken pandemi diyemiyorum!) 3 ay kadar, yani takriben 2,5 yıl önce mevzuat dahil her şey bitmişti. Bilimsel yanı daha önce tamamlamıştım, tabii büyük gayret sarf eden meslektaşlarımla beraber. Değerli meslektaşım, Ecz. Harun Kızılay ile yaptığım son toplantıda “İş makamdan onay çıkarmaya kaldı, onu da halledeceğim hocam.” demişti. Kendisi görevden ayrılınca, İlaç Kurumu’ndaki konudan sorumlu meslektaşlarım konuyu takip etmeyince, başkanlar değişince konu uykuya yattı. Yaygın salgın artınca de ben de takip edemedim tabii..
Azalırsa bahara Ankara’ya gidip takip edeceğim İnş…

Aktarlara gönderelim mi ?

Hayır. Tam tersi gitmelerini önleyiniz. Ülkemizde adının patenti(!) bana ait olan “Aktar tababeti” zaten yaygın olarak uygulanıyor. Yıllardır defalarca yazmış olmama rağmen, ne yetkililerde ne de meslektaşlarımda önlenmesi konusunda hiç bir hareket yok! Meslektaşlarım drogları hep etkili maddeler üzerinden değerlendirmeye alıştıkları için, diğer maddeler üzerinde fazla durmazlar. Bu konuyu gıda olarak kullanılan droglar üzerinden kısaca inceleyelim.

Gıda olarak kullanılan bitkisel çaylarda kalite

Gıda kalitesinde olan çayların hammaddesi olan bitki veya bitki kısmının, istenen tat ve aromaya sahip olmasının yanında aşağıdaki özelliklere dedikkat edilir:
• Toprak, toz, kir, böcek ve diğer hayvan kirlilikleri,
• Bitkinin kullanılan kısmı dışındaki kısımları,
• Herbisit ve pestisitler,
• Ağır metaller,
• Bakteri, mikrofunguslar ve ürünleri (aflatoksin gibi)

Bu maddeler ya hiç bulunmamalı veya miktarları müsaade edilen oranlarda olmalıdır. Dolayısıyla yabancı madde, ağır metal, herbisit ve pestisit artıkları tayini, mikrobiyal bulaşma, aflatoksin miktarı gibi değerlerle ilgili deney sonuçları gıda kodekslerinde verilen veya genel değerlere uygun olmalıdır.

Son yıllarda, tarlalarda bulunabilecek yabancı otlardan gelebilen pirolizidin ve tropan alkaloitleri de aranmaktadır. Bu nereden çıktı diyeceksiniz? Almanya’da yapılan analizlerde bu maddelerin bulunduğu bitkilerin yaban otu olarak karıştığı tespit edilmiş. Ülkemizde bilhassa organik kültür yapılan tarlalarda Datura stramonium bulunabiliyor.

Kısacası, kullanılan bitki veya bitki kısımlarının analiz edilmesi ve bu analizlerin sonucunun gıda standartlarına uygun olması gerekmektedir.

Üretimde kullanılan malzeme de son derece önemlidir. Bazı örnekler verelim. Torba (poşet) çayların kağıtları ve ipleri özel olarak üretilir. Suya herhangi bir madde vermez. İpi torbaya bağlayan zımba teli, yine özel bir alüminyum teldir. Torbaların konduğu zarfların baskısında kullanılan mürekkebin suda çözünmemesi ve suya zararlı olabilecek maddeler
vermemesi gerekir.

Kaliteli olan hammadde eğer uygun üretim yöntemi, sağlık ve hijyenik şartlarda bitmiş ürün haline getirilmemişse, tüketicinin sağlığı yine tehlike altındadır. Üretim yerlerinin her çeşit bulaşmayı önleyici bir şekilde inşa edilmiş olması, üretimin kalitesini belirler. Fabrikalarda, üretim alanlarının zemini mikrop barındırmaması için, genellikle tek parça malzeme ile
kaplanır. Duvarları boyamada, mikrop ve toz tutmayan boyalar kullanılır. Üretim yerinin havalandırılmasında, mikroorganizma ve toz girişine müsaade etmeyen bir sistem kullanılır. Ayrıca üretim sırasında ve sonunda bazı analizlerle, kirlenme ve bulaşma olup olmadığı
kontrol edilir.

Ancak bu şekilde hazırlanan bitkisel çaylarda kaliteden emin olunabilir. Herhangi bir kademedeki kalite eksikliği, doğrudan tüketicinin sağlığını etkiler. Bitkisel çaylar devamlı kullanıldığı için yazımın başlangıcında belirttiğim zararlı maddelerin sürekli alınması, tüketicinin sağlığına zarar verecek boyutlara ulaşabilir.

Bu kalitede gıda olarak kullanılan bitki çayları ülkemizde var mı?

Evet var. Bilinen firmaların ürettikleri çaylar. Bu firmaların kullandıkları bitkilerin kalitesi, üretim yerleri ve kullandıkları hammaddeyi satın aldıkları firmalara kadar ayrıntılı bilgiye sahibim. Yani tarladan ambalaja kadar. Diğer firmaları bilmiyorum.

Farmakope kalitesi veya tıbbi çaylar?

Yukarıda bahsettiğim hususlar aynı. İlâve olarak etkili madde veya maddelerin miktarlarının
Farmakope’ye uygun olması gerekiyor.

Tıbbı çaylardan ümidi kestik, yerine ne verebiliriz?

Bilinen firmaların poşet çayları kullanılabilir. Piyasada ve resmi mevzuatta “poşet çay”
denmekte. Fransızca “pochette” (küçük paket, küçük kutu) kelimesinden Türkçe’ye geçmiş
olan bu kelime yerine torba, daldırma, süzme çay gibi çok güzel Türkçe kelimeler varken bu
kelimeyi kullanmaya dilim varmıyor, gönlüm razı olmuyor! Ama ne yazık ki bu kelime terim
olarak mevzuatta da yerleşti. Mecburen ben de kullanıyorum.

Poşet çaylar- kısa bilgi

Poşet çayların tek kullanımlık ambalajı içinde, ince parçalanmış büyüklükte parçalanmış bitki kısımları veya bunların karışımları bulunur. İnce parçalanma drogtaki maddelerin suya geçini kolaylaştırmaktadır. Bu yüzden poşet çayları sıcak suda en çok 4-5 dakika tutmak yeterli olmaktadır. Piyasada ipli-ipsiz, zarflı-zarfsız şekillerde bulunmaktadır. Genellikle tek kullanımlıktır, takriben 2 gram civarında ürün taşır. 1 torba için 150-200 ml yani 1 su bardağı veya 1 kupa su kullanmak gerekir. Genellikle üretim tarihinden itibaren 2 yıl içinde kullanılmalıdır.

Daha dayanıklı olması ve kokusunu koruması için alüminyum kaplı zarfların içine konmaktadır. Poşet çaylarda dikkat edilmesi gereken en önemli husus torbanın içinde bulunan bitkilerin kalitesi ve üretildiği tesislerdir. Eğer poşet bitkisel çaylar, kalitesi düşük, gerekli analizler yapılmamış bitkiler kullanılarak veya hijyenik şartlara sahip olmayan tesislerde üretilmiş ise, yarar yerine zarar verecektir. Maalesef piyasada “merdiven altı” diye isimlendirilen tesislerde de üretimler yapılmaktadır. O halde büyük veya bilinen firmaların poşet çayları kullanılmalıdır.

Torbaların kağıdı zararlı mı?

Torbalar sadece bu amaç için kullanılmak üzere üretilmiş özel liflerden yapılmıştır. Bu lifler Musa textilis’in yapraklarından elde edilir. Suya herhangi bir lif veya madde vermez. Bu husus analizlerle gösterilmiştir. Kağıdın üretildiği Almanya’daki fabrikada inceleme için 2 gün bulundum. Bu bilgileri 2016 yılının Kasım ayı sayısında ayrıntılı olarak yazdım.

Hastalarımıza tavsiyeler

Nezle, soğuk algınlığı, yemek sonrası rahatlama isteği her zaman karşılaşılan rahatsızlıklardır. Bu gibi durumlarda belirtileri azaltıp kişileri rahatlatacak, kişinin drogları evde karıştırarak hazırlayabileceği basit bitkisel formüllere ben “ev ilacı” diyorum.
Halk, yukarıda belirttiğim rahatsızlıklarına karşı ev ilacı hazırlamak istediği için aktarlara gidiyor. Uyarılmadığı için kötü ve kalitesiz ürünleri alıyor.  Hastalarımızın bu isteklerine cevap verebilir miyiz? Evet! gıda kalitesinde ama kalitesinden emin olduğumuz, bilinen firmaların poşet çaylarını kullanarak ev ilacı tarifleri verelim. Ev ilaçlarının formüllerini tarif ederken, eczacılıkta ilaç yaparken kullandığımız, gram, ml gibi ölçüleri değil, tane, tutam, poşet, kaşık vb. ölçülerle anlatmakta yarar var. İşte tıbbi bitkisel çayların eczanelerde satışı sağlanıncaya kadar kullanılabilecek bazı ev ilacı formülleri:

Soğuk algınlığı çayı

Ihlamur (1 poşet), papatya (1 poşet), adaçayı (1
poşet), karanfil (4-5 adet), tane karabiber (4-5 adet), bir tutam kekik, orta boy bir elmanın
kalın soyulmuş, ince parçalanmış kabuğu en az yarım litre sıvı alabilecek bir cam kanaya veya porselen demliğe konur. Üzerine 5-6 su bardağı sıcak su ilâve edip 15-20 dakika kadar çay gibi demlenir, süzüp içilir. Tatlandırıcı olarak fincana 1-2 kaşık bal ilâve edilebilir. Bu çayı, göğüs yumuşatıcı, balgam söktürücü ve rahatlatıcı olarak tavsiye edebilirsiniz.

Gargara

Porselen bir kupaya 1 poşet adaçayı (çok iyi  kaliteli bitki hâttâ hastanın kendi topladığı
da olabilir) konur. Üzerine sıcak su ilâve edilip 4-5 dakika kadar beklenir, adaçayı çıkarılıp,
soğuması için biraz beklenir, bu sıvı ile gargara yapılır. Gargara yaptıktan sonra en az 1 saat
herhangi bir şey yiyip içilmemelidir. Her sefer taze hazırlanan bu enfüzyon ile günde 5-6 defa gargara yapılabilir. Boğaz ağrı ve yanmasına iyi gelir. Adaçayının antibakteriyel ve antiviral etkisi var.

Buğu

Küçük bir tencereye kaynar su konur, üzerine 1 çay kaşığı kekik, bir kaç taze veya kuru nane yaprağı ve 1 poşet adaçayının içindeki kısım ilâve edilir. Baş üzeri büyükçe bir havlu ile kapatılır, 5 dakika kadar ağız ve burundan nefes alınır. Günde 2-3 defa yapılabilir. Hasta, hem buharın hem de drogların taşıdığı uçucu yağların etkisiyle daha rahat nefes alacaktır.
.
Yemek sonrası çayı

Papatya (1 poşet), nane (1 poşet veya 1 tatlı kaşığı orta büyüklükte parçalanmış nane yaprağı), anason (1 poşet veya 1 çay kaşığı parçalanmış anason), rezene (1 poşet veya 1 çay kaşığı parçalanmış halde). Üzerine 1 su bardağı sıcak su ilâve edip 5-10 dakika kadar çay gibi demlenir, süzüp içilir. Tavsiyelerimi denemekte yarar var. Bitkileri bildiğinizi fark eden hasta veya tüketici , bir daha aktara gitmeyecek, size soracak.
Koronaya yakalanmadan, sağlıklı ve mutlu günler geçirmeniz dileklerimle…

 

 

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu