Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.
GenelGüncelHaberler

ÇOCUKLARDA DEHİDRATASYON VE SIVI TEDAVİSİ

Doç. Dr. Sare Güntülü Şık
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp

Dehidratasyon, su ve elektrolit kaybı ile ortaya çıkabilen efektif dolaşım hacminin azalmasıdır, sıvı alımından daha yüksek miktarda sıvı kaybı vardır. Hem erişkinlerde hem çocuklarda görülebilmektedir. 2 yaşın altındaki çocuklarda total vücut sıvısının (TVS) total vücut tartısına na (TVT) oranı %65-80 arasında (ortalama %70) değişir. Yetişkinlerde bu oran yaşla beraber azalmaktadır. Çocuklarda total sıvı miktarı yüzde olarak daha fazla olduğu için çocuklar klinik olarak dehidratasyondan daha kolay etkilenir. Dehidratasyona sıklıkla hipernatremi eşlik eder. Ekstrasellüler kayıplar idrar, cilt yada gastrointestinal sistemden olabilir. Çocuklarda diyare ve kusma nedeniyle gastrointestinal sistemden kayıplar daha sıktır. Ayrıca daha nadir olmakla birlikte üçüncü boşluğa sıvı kaybı dediğimiz durumlarda da (kalp yetmezliği, sepsis, intestinal obstrüksiyon, karaciğer yetmezliği) intravasküler sıvı volümü azalacağı için hipovolemi görülebilir.

Dehidratasyonun derecesi hastanın fizik muayene özelliklerine göre belirlenir. Sıvı tedavisi, veriliş yolu ve verilecek sıvının miktarı dehidratasyonun derecesine bağlı olarak değişiklik gösterir. Bu nedenle dehidratasyonun değerlendirilmesi mümkün olduğunca doğru yapılmalıdır. Ağır dehidratasyon hızlı izotonik sıvı resüsitasyonu gerektirirken, hafif ile orta derecede dehidratasyon için oral rehidrasyon yeterli olabilir.

Dehidratasyonun en objektif ölçümü hastanın vücut ağırlığındaki değişimdir. Ancak yakın zamanda hastanın ağırlığı bilinmiyorsa klinik öyküyle birlikte nabız ve solunum hızı, kan basıncı, mukozalar, kapiller geri dolum zamanı ve deri turgorunu içeren fizik muayene bulgularından yararlanılır.

Dehidratasyonun en erken belirtilerinden biri ağız kuruluğudur. Hafif dehidratasyonda hastada sadece huzursuzluk ve susama hissi görülebilirken dehidratasyon derecesi arttıkça hastanın genel durumu bozulur ve değişik derecelerde bilinç bulanıklığı oluşur. Şiddetli dehidratasyonda göz yaşı azalmış ve göz küreleri çökmüştür.

Laboratuvar testleri

Hafif dehidratasyonda laboratuvar genellikle normalken orta-ağır dehidratasyonda elektrolit ve asit-baz dengesi değişiklikleri görülebilir. Bu nedenle orta-ağır dehidratasyonla başvuran hastalarda serum sodyum, serum potasyum, bikarbonat, kan gazı, kan şekeri ve idrar tetkikleri mutlaka yapılmalıdır. Hipopotasemi veya hiperpotasemi, hipoglisemi, düşük serum bikarbonat seviyesi, hipernatremi yada daha nadir olarak hiponatremi görülebilir.

Tedavi

Tedavide amaç sıvı hacmini korumak ve elektrolit dengesizliklerini düzeltmektir. Çocuklarda en sık tedavi gerektiren durum akut gastroenteritten kaynaklanan kusma ve ishale bağlı dehidratasyondur. Ağır dehidratasyon durumunda intravenöz sıvı tedavisi tercih edilmelidir. İzotonik sıvı replasmanı 20 ml/kg olacak şekilde hzlı infüzyonla başlatılmalı, gereğinde tekrarlanmalıdır. Hafif ve orta dehidratasyonda ise hastanın oral alımı varsa oral rehidrasyon tedavisi (ORT) tercih edilebilir ancak tedavi hastanın sıvı ve elektrolit kaybını karşılayacak şekilde hazırlanmış olan sıvıları kapsamalıdır. Oral rehidrasyon sıvıları dengeli glukoz ve elektrolit karışımından oluşur. ORT’nin erken uygulanması, hastane yatış sıklığını, hastane yatış süresini ve mortalitenin azalmasını sağlar. Cochrane 2010’a göre yapılan karşılaştırmada, akut gastroenterite (AGE) bağlı hafif-orta dehidratasyon tedavisinde ORT ile parenteral tedavi arasında önemli bir klinik farklılık olmadığı saptanmıştır. ORT, hafif dehidratasyonda 50 mL/kg/3-4 saat, orta dehidratasyonda 100 mL/ kg/3-4 saat, ağır dehidratasyonda 100-150 mL/kg/3-4 saat olacak şekilde başlanmalıdır. Yapılan diğer çalışmalarda hastaneye başvuran hafif -orta dehidratasyonu olan süt çocuklarında ORT’nin güvenliği ve etkinliği doğrulanmıştır. Hafif ve orta dehidratasyonu olan ve oral beslenebilecek hastalarda; ORT’yi intravenöz rehidrasyonla karşılaştıran bir meta-analizde, hiponatremi ve hipernatremi insidansında artış olmaksızın ORT ile genel başarısızlık oranı (İV tedaviye geri dönme ihtiyacı) yalnızca %3,6 bulunmuştur. ORT ile hazırlanmış olan sıvı, sık sık küçük miktarlarda ağızdan verilir. ORT daha düşük maliyetli, uygulaması kolay, ebeveynlerin evde de devam edebileceği bir tedavi yöntemidir. Ayrıca tat olarak tolere edilebilir olması, yeni ORT’lerin farklı elektrolit, dengeli mineral ve çinko içeriyor olması tercih edilme sebebi olmaktadır. DSÖ ve UNICEF, akut ishal ve dehidratasyon tedavisinde ağızdan çinko verilmesini önermektedir. Çinkonun ishal süresini ve şiddetini azalttığı çalışmalarda gösterilmiştir.

Şiddetli dehidratasyon, oral alımın olmadığı durumlar, kusmanın devam etmesi ve ileus gibi durumlarda ORT tercih edilmemelidir.

Kaynaklar:
Santosham M, Burns B, Nadkarni V, Foster S, Garrett S, Croll L, O’Donovan JC, Pathak R, Sack RB. Oral rehydration therapy for acute diarrhea in ambulatory children in the United States: a double-blind comparison of four different solutions. Pediatrics. 1985; 76(2):159-66
Yvonne C. John, Cunnigham Sandra J. A randomized trial of oral vs intravenous rehidration in pediatric emergency medicine. Arch Pediatr Adolesc Med 2002; 156: 1240-1243
Bellemare S, Hartling L, Wiebe N, Russell K, Craig WR, McConnell D, Klassen TP. Oral rehydration versus intravenous therapy for treating dehydration due to gastroenteritis in children: a meta-analysis of randomised controlled trials. BMC Med. 2004; 15: 2-11.

 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu