Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.
GenelGüncelRöportajlarSGK Haberleri

SAHADAKİ ECZACIYA KULAK VERİN

Mersin Eczacı Odası Başkanı Ecz. Özgün Sağır, kendisi ile yaptığımız röportajda sorunlara değinirken “Beklentimiz sahadaki eczacının sesine kulak veren, eczacılarımızın problemlerini gidermek için tüm çabayı sarf eden ve bölge eczacı odasına bilgi veren, sahadan uzak olmayan, geçmişte yaşadığımız problemleri bilerek bu problemlere çözüm yöntemleri geliştirip ilgili kurumlara ileten, bu durumlara uygun strateji geliştirip emin adımlarla yürüyen eczacı tabanının yanında olan bir Birlik yapısı.” diyerek sorularımızı içtenlikle cevapladı.

Sayın Sağır, bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Mesleki geçmişiniz ve sosyal faaliyetleriniz nelerdir?

1981 yılında Malatya da doğdum. İlk Orta Lise öğrenimimi Malatya’da tamamladım. 2003 yılında Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun oldum. Aynı yıl Hacettepe Üniversitesi’nde Yüksek Lisans Eğitimime başladım ve 2003 yılı Aralık ayında Adıyaman Kadın Doğum ve Çocuk Bakım Evi Hastanesi’ne atamam yapıldı. Adıyaman Meslek Yüksekokulu’nda Farmakoloji dersleri verdim. 2005 yılının Mart ayında Mersin’e yerleşerek serbest eczane eczacılığına başladım.

2008 yılında Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Eczacılık Biyokimya Anabilim Dalında yüksek lisansımı tamamladım. 2020 yılında Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldum.  Atatürk Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü’nde öğrenimime devam etmekteyim. 2005 yılından itibaren Odamızın çeşitli komisyonlarında ve kurullarında görev aldım. 2017 tarihinden itibaren de Oda Başkanlığı görevini yürütmekteyim.

25. Bölge Mersin Eczacı Odası’nın pandemi ve sonrasında, meslektaşlarınızın yaşadığı sıkıntılar nelerdir? Oda olarak bu sorunların giderilmesi için ne gibi çalışmalarda bulundunuz?

Covid-19 vakasının ilk defa ülkemizde görülmeye başladığı 11 Mart 2020 tarihi itibariyle gerek sahada yapabileceklerimizi değerlendirebileceğimiz gerekse bölge eczacılarımızın problemlerini gidermek amacıyla kendi bünyemizde pandemi kriz masası oluşturduk. Bu komisyonumuzda mesleğimizi etkisi altına alabilecek problemleri görüşerek çözümler üretmeye çalıştık.

Gündemi olabildiğince hızlı takip ederek, eczacılarımızın panik olmasını engellemek, kafalarındaki soru işaretlerini gidermek ve halkımızı bilgilendirmek amacıyla broşürler hazırlayarak eczanelerimize ulaştırdık. Aynı zamanda yerel medyayı aktif kullanarak hem süreçte yaşadığımız sıkıntıları, hem çözüm önerilerimizi hem de halkımızın dikkat etmesi gereken konularda görüşlerimizi aktardık. Yerelde, belediyelerimizle görüşmeler yaparak salgın süresince eczanelerimizin düzenli olarak dezenfekte edilmesini sağladık. Bununla birlikte gümüş iyon yöntemiyle dezenfeksiyon yapan bir şirket ile üyelerimiz adına toplu anlaşma yaparak eczacılarımıza sunduk. Birliğimizin eczacılarımıza sağlamış olduğu

Covid-19’a yakalanmış olan eczacılarımızın karantina süresince kapalı olması durumunda verecekleri maddi desteğe ek olarak kira, elektrik vb. giderlerinin karşılanması amacıyla eczane destek paketleri hazırladık. Eczacılarımızın ve eczane teknisyenlerimizin çalışmaları esnasında kullanması amacıyla koruyucu ekipman temin ederek eczanelerimizin kullanımına sunduk. İlk günden itibaren yerelde oluşturulan İl Pandemi Kurulu’nda yer almak için İl İdari amirleriyle neredeyse hergün görüşmeler yaparak bu yapının içerisinde yer alma isteğimizi dile getirdik ve meslektaşlarımızın yaşadıkları problemleri yetkililere ilettik. Özellikle tam kapanma gibi durumlarda eczanelerimizden veriler toplayarak olağanüstü durumlar için ekstra nöbet listesi hazırlığı yaparak mesai saatlerimizi gelen veriler ışığında değerlendirdik. Yine bu dönem içerisinde eczanelerimizde uygulamış olduğumuz tevzi sistemine ait reçetelerin onayının yapılabilmesi için eczacılarımızın ve personellerimizin odaya gidip gelmelerinde oluşabilecek bulaş riskine karşı online tevzi sistemine geçiş yaptık. Bu sayede eczacılarımızın, eczanelerinden çıkmadan reçetelerinin online olarak onayının yapılmasına olanak sağladık. Tam kapanma yaşadığımız geçmiş dönemlerde özellikle yeme-içmeyle ilgili eczacılarımızın sipariş noktasında sıkıntı yaşayacağını düşünerek nöbetçi eczanelerimize kumanyalar hazırlayarak eczanelerine ulaştırdık.

Mersin Büyükşehir Belediyesi ile görüşme yaparak Eczacılarımızın ve Eczane teknisyenlerimizin toplu ulaşım araçlarından ücretsiz faydalanmasını sağladık. Dönem içerisinde eczacılarımıza online bilgilendirme toplantıları yaparak, eczanelerinde yaşadıkları sıkıntılarla ilgili çözümler üretmeye çalıştık. Aynı şekilde hayatın artık online’a dönüştüğü bu dönemde meslek içi ve genel eğitimlerimizi hız kesmeden devam ettirdik. Birlik olarak genel kararların alınmadığı, desteğin hissedilmediği bu dönemde sahadaki eczacılarımızın her türlü problemlerini çözmeye çalışarak pandeminin eczacılarımızın üzerinde oluşturacağı anksiyeteyi bir nebze olsun dindirmek için çalıştık ve aynı şekilde çalışmaya devam ediyoruz.

*Mersin Eczacı Odası olarak katıldığınız sosyal sorumluluk projeleri faaliyetleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Mersin Eczacı Odası olarak her zaman insan sağlığını yani sadece bedensel değil ruhsal ve sosyal anlamda da iyilik halini koruyacak çalışmalar yapmaya özen göstermekteyiz. Bu anlamda en büyük eserimiz Tarsus İlçemizde Rahmetli Genel sekreterimiz Ecz. Umut ÖZKUL adına yaptırdığımız, 8 derslikli anaokuludur. Okulda eğitim gören çocuklarımızın temel eğitim ve sağlık ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra okulun bakım ve onarım işlerini de yapmaktayız.

Geçtiğimiz Mart ayında yüz yüze eğitime başlayan özelikle ihtiyaç sahibi köy okullarındaki öğretmen ve öğrencilere Covid-19 salgınından korunmada destek olmak amacıyla dezenfektan standı, dezenfektan ve maske desteğinde bulunduk.

Buradaki destek sadece maddi olmamakla birlikte, öğrencilere Covid-19’dan korunmada maske ve dezenfektan kullanmanın önemini bir kez daha göstermek amaçlanmıştır.

Yenişehir Belediyesi Kent Konseyi ile ortak yürüttüğümüz bir projede ise Yenişehir ilçesinde ikamet eden, pandemi nedeniyle ebeveynleri işsiz kalan 74 ihtiyaç sahibi çocuğa bot ve mont yardımı yapılması ve yardımların ulaştırılmasında etkin rol aldık. Ekip olarak da yapmaktan çok zevk aldığımız bir proje oldu. Aileleri ziyaret etmek, onların yanında olmak ve çocukların yüzlerini güldürebilmek mutluluk veren bir proje olmasını sağladı.

Bu şekilde gerek belediyelerimizde ve kent konseyinde kurulan her türlü komisyon ve çalışma gruplarında yürüttüğümüz gerekse de direkt odamıza ulaşan maddi ve manevi destek taleplerini karşıladığımız birçok projemiz bulunmaktadır. Aynı zamanda şehrimizde kurulması planlanan nükleer santrale karşı olarak Nükleer Karşıtı Platform’da ve denizlerimizin kirlenmesi, doğanın harap edilmesine neden olacak; balık çiftliklerinin kurulmasına engel olmak için çaba gösterilen bu süreçte aktif olarak çalıştık.

Belirli gün ve haftalarda temaya uygun olarak; Lösev’e, Kadın Dayanışma Derneklerine, TEMA vakfına, Sakatlar Derneğine meslektaşlarımız adına bağışlarda bulunduk.

Serbest Eczacının mesleki geleceği açısından, eczanelerin klinik eczane olma konusundaki görüşlerinizi ve bu konuda ki TEB’in Rehber Eczanem pilot çalışmaları hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

Mesleğimizin geleceği konusunda yaptığımız çalıştaylar ve üyelerimiz ile yaptığımız toplantılar neticesinde mesleki danışmanlık rolü üzerinde durulmuş ve artık bu danışmanlık üzerinden bir ücretlendirme modeline dönüş yapmamız gerektiği fikirleri savunulmuştur. Bu kapsamda Türk Eczacıları Birliği’nin 2015 Nisan ayında 8 pilot ilde uyguladığı eski adıyla Smart Eczane Projesi yeni adıyla Rehber Eczanem Programını “Eczacılığın gelecek vizyonunu” sloganıyla üyelerimize duyurduk ve eğitimlerimize hızla başladık. Koordinatör ve eğitici eczacılarımızın eğitimlerinden sonra bölgemizde üç modülde (astım, diyabet ve hipertansiyon) yaptığımız 10 eğitimin yanı sıra odamızda kurulan Rehber Eczanem Komisyonu ile İlimizde bulunan Eczacılık Fakültesi öğrencilerimizi Program hakkında bilgilendirmek için eğitimler de düzenledik. 141 meslektaşımız eğitimlerini tamamladıktan sonra Program çerçevesinde planlanan 4. modülün gelmesini beklemeye başladılar. Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü’nün projeyi tanıdığı ve programına aldığı haberlerinden sonra 4. modülün ne zaman geleceğini eğiticilerimiz sürekli sormaya başladılar.

Bir anda büyük bir özveriyle ve heyecanla başlayan ‘’Eczacılığın gelecek vizyonu’’ diye adlandırdığımız Proje görmezden gelinmeye başlandı ve sanki son zamanlarda böyle bir projeye hiç başlanmamış gibi davranılmaya başlanılması bizleri ve eğitimleri alan eczacılarımızı hayal kırıklığına uğrattı.

Mersin Bölgesine özel sorunlarınız nelerdir. TEB’den gereken desteği görüyor musunuz? Beklentileriniz nelerdir?

Bölgesel olarak yaşadığımız sıkıntılar aslında tüm Türkiye’de görülen ve sadece farklı şekillerde karşımıza çıkan sorunlar. Ancak bu sorunuza spesifik olarak reçetelerde yapılan kesintilerle ilgili yaşadığımız sorunlara değinebiliriz. Her ne kadar Sağlık Uygulama Tebliği tüm eczaneler için aynı olsa da bölge SSGM Müdürlüklerinin farklı yorumlama ve uygulamaları sonucunda sıkıntılar yaşıyoruz. Diğer bölgeler ile görüştüğümüzde kesinti yapılmayan ilgili reçeteler için bölgemizde kesintiler yaşayabiliyoruz. Bunun bütün bölge SSGM Müdürlükleri için aynı olmasını beklerken maalesef bu tür farklı durumlarla karşı karşıya kalabiliyoruz.

Tespit ettiğimiz yanlış uygulamalar konusunda sürekli olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Müdürlüğü ile görüşmeler yapmak üzere Türk Eczacıları Birliği’ne bu konuların çözülmesi amacıyla yazılar göndermemize rağmen, görüşme yapmak bir kenara dursun yazdığımız yazılara cevap dahi alamıyoruz. Durum böyle olunca eczacılarımızın mağdur olmaması adına çözümleri oda olarak üretmek zorunda kalıyoruz. Eczacılarımızın sorunlarını çözmek için büyük efor sarf ediyoruz. Merkez ilçeler dahil tüm ilçelerimizde kurmuş olduğumuz WhatsApp gruplarında ve odamıza, yöneticimize ulaşan eczacılarımızın problemlerini hızlı bir şekilde çözmek amacıyla büyük gayret sarf ediyoruz. Ancak; bölgemizde Birliği ilgilendiren bir problem yaşandığında ve bu durumu kendilerine ilettiğimizde aynı hızda cevap alamıyoruz.

Beklentimiz sahadaki eczacının sesine kulak veren, eczacılarımızın problemlerini gidermek için tüm çabayı sarf eden ve bölge eczacı odasına bilgi veren, sahadan uzak olmayan, geçmişte yaşadığımız problemleri bilerek bu problemlere çözüm yöntemleri geliştirip ilgili kurumlara ileten, bu durumlara uygun strateji geliştirip emin adımlarla yürüyen eczacı tabanının yanında olan bir Birlik yapısı.

Nüfusa göre yeterli sayıda bulunan eczanelerin yanı sıra, 50’nin üzerindeki eczacılık fakültesinden mezun olan eczacılar hakkında ne düşünüyorsunuz? Yardımcı Eczacılık bir çıkış yolu mudur?

-Eczacılık Fakültesi sayısının 50’nin üzerine çıkması, ülke gerçeklerinin gözönüne alınmadığının, gelecek adına planlama yapılmadığının ayrıca ihtiyaç ölçütünde kalifiye eczacı yetiştirme kaygısının olmadığının açıkça göstergesidir. Ülkenin her sektöründe olduğu gibi eczacılık alanında da bir daralma meydana geldiği açıkça görülmektedir. Bu durum mesleğin değersizleştirmesine yol açacaktır.

Sahada da bunun yankılarını yavaş yavaş duymaya, hissetmeye başladık. Bu şekilde devam ettiği sürece ilerde işsiz bir eczacı topluluğu ortaya çıkacaktır ki bir eczacı olarak bir meslektaşımızı bu durumda görmek oldukça üzücü olacaktır. Yöneticiler olarak şu an yeterince hissedemesek de ilerleyen dönemlerde karşımıza çıkacak bu problemleri ele alıp çözümler üretmek durumundayız.

Öncelikle yeni eczacılık fakültelerinin açılması durdurulmalı. Mevcut olanların kontenjanları düşürülmeli. Hatta yeteri kadar öğretim elemanı olmayan ve yeterli fiziki yapısı olmayan fakültelerin öğrenci alımı durdurulmalıdır. Bugün için ilk 100 bine giren öğrencilerin eczacılık fakültesini tercih edebilme durumu bir an önce güncellenmeli ve kırk bin seviyelerine çekilmelidir.

Yardımcı eczacılık bir istihdam alanıdır. Yıllardır istediğimiz eczanelerde, eczacılar hizmet versin düşüncesinin hayata geçirilmiş halidir. Belli bir süre sonra ciro-reçete kriterlerinden bağımsız olarak her eczanede yardımcı eczacının çalışması kaçınılmaz olacaktır ve bu klinik eczacılığın sahaya yansıması, hizmet kalitesinin arttırılması ve yıllardır söylediğimiz meslek hakkını elde etme anlamında fayda sağlayacak bir projedir.

Ancak bu işin tüm yükünün eczacıların sırtına yüklenmesi ise kabul edilemez. Bu nedenle devlet taşın altına mutlaka elini koymalıdır.

Sizce mesleğin en önemli sorunu nedir? Çözüm önerileriniz nelerdir?

-Mesleğimizin birden fazla sorunu mevcut ancak bunu sadece serbest eczacılık alanı olarak düşünmemek gerekir. Kamuda, endüstiride çalışan, mesul müdürlük yapan, yardımcı ve ikinci eczacılık yapan birçok meslektaşımızın farklı problemleri mevcut.

Kamuda çalışan eczacılarımızın halen katsayı problemi giderilmemiş ve çalışma şartları iyileştirilmemiş durumda, endüstride çalışan meslektaşlarımızın aldıkları ücret halen standardize edilemedi. Mesul müdürlük ve yardımcı eczacılık yapan meslektaşlarımızın Türk Eczacıları Birliği tarafından belirlenen maaşları halen alamadıklarını görüyoruz. Serbest eczacılar olarak da, yıllardır dile getirdiğimiz İlaç Fiyat Kararnamesi, Kamu Kurum İskontoları, SGK ile yaptığımız protokollerdeki ağır hükümler, ısı-nem ölçerlerle ilgili yaşadığımız süreç vb. birçok sorun sayabiliriz. Ancak en büyük problem 50’nin üzerine çıkmış Eczacılık Fakültesi sayısı ve bu fakültelere alınan öğrenci sayısının her sene arttırılmasıdır.

Covid – 19 için geliştirilen aşının güvenirliliği, yan etkileri nelerdir? Virüsün mutasyona uğramasının sonuçları hakkında ne düşünüyorsunuz? Aşı gereken korumayı sağlayabilecek mi?

Dünya sağlık örgütü tarafından covid 19’un pandemi ilan edilmesinden itibaren tüm dünyada aşı geliştirme çalışmalarına başladıklarına şahit olduk. Geçmişten bugüne bir çok hastalığın eradikasyon dediğimiz yeryüzünden silinmesini sağlayan aşının halk sağlığındaki önemi yadsınamaz bir gerçek. Her ne kadar 12 ay gibi kısa bir süre içerisinde geliştirilmiş olsalar da covid-19 için geliştirilen aşıların faz 3 çalışmalarına ait verilerin, aşıların güvenirliliği konusunda ikna edici olduğunu söyleyebiliriz.

Mutasyon konusuna gelecek olur isek, aslında mutasyon virüsler için yaşam döngülerinin doğal bir parçası. Virüsün genetik materyalindeki bir hata neticesinde gerçekleşen mutasyonun sıklığı virüsün hangi sınıfta olduğu ile ilişkili bir durum.

DNA materyalli virüsler daha az mutasyona uğrarken covid-19 gibi RNA materyalli virüslerde çok daha fazla olduğunu görüyoruz.

Mutasyonlar virüslerde daha ölümcül ve bulaşıcı varyantlar oluşturabilmekle birlikte daha az bulaşıcı ve daha az ölümcül varyantlar da doğurabilmektedir. Covid-19 virüsünde gerçekleşen mutasyonlar ile bulaşıcılığın arttığını söylebilmemize rağmen ölüm oranında bir artış yaptığını söyleyebilmek için elimizde yeterli veri bulunmamakta.

Aşının korumayı sağlayıp sağlamadığına başka ülkelerdeki durumlara bakarak yorumlamamız mümkün. İsrail ve İngiltere gibi aşılamanın hızlı olduğu ülkelerde hastalığın kontrol altına alındığını günlük vaka sayılarındaki anlamlı bir düşüşün olduğunu görmekte aşılamanın ne kadar önemli olduğunu gözler önüne sermektedir.

Birlikte Değişim Grubu olarak hedefleriniz nelerdir?

Cumhuriyet değerlerine, Anayasal ilkelere, insan haklarına, evrensel hukuk kurallarına inanan ve bu ilkeleri savunmaktan geri durmayan, Eczacının sorunlarına hakim ve çözüm odaklı, mesleki dayanışmayı yeniden kurgulayarak her eczacının meslek örgütüne aidiyetinin arttığı, sadece bugünü değil geleceği planlayan, ilgili kurum ve kuruluşlarla ilişkilerde öncü rolünü tam olarak oynayan, yıllar içinde eczacının kronikleşen İFK, KKİ, iskontolar, ilaç yokları, kârlılık oranları gibi sorunları başta olmak üzere tüm bunların çözümü için ısrarla mücadele eden, tüm üyelerinin desteğini almış, dayanışma gücü yüksek, kendi içinde kısır iç çekişmeler yaşamayan, meslek ve meslektaşından başka kaygısı olmayan bir örgüt yapısını hayata geçirebilmek için çalışıyoruz/çalışacağız.

Mesleğin tepe örgütünden beklentileriniz nelerdir?

-Sahadaki eczacı ve onun eczanesinde yaşadığı hem ekonomik hem de sosyal sorunlara yabancılaşmış bir tepe örgütten bahsediyoruz. Elbette bu yabancılaşmanın olumsuz sonuçlarını bizler öncelikle kendi bölgelerimizde birebir yaşayarak görüyoruz.

Bunları aşabilecek yeni bir anlayışa ve dizayna ihtiyaç var. Başta meslektaşların ve mesleğin sorunlarına sahip çıkan, örgütlülüğünden aldığı güçle aktif ve etkin mücadele yöntemlerini geliştirip tabana yayan ve üyeyle iletişim kanallarını güçlendirmek için dinamik yönetim anlayışının esas alındığı bir tepe örgüt beklentimiz var.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu