Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.
GenelGüncelRöportajlar

Eczacı Enflasyonu Başladı

Ankara Eczacı Odası Başkanı seçilmenizin üzerinden 3 ay geçmişken dünya çapında bir salgınla karşı karşıya kaldık. Hiç kimsenin hazır olmadığı görüldü. Siz Ankara Eczacı Odası olarak böyle bir olayda ne gibi hazırlıklar yapıp hangi önlemleri aldınız?

 

Covid-19 henüz dünyada birkaç ülkede görülmüşken biz tehlikenin farkına vardık ve ülkemizde harekete geçen ilk meslek odası olduk. 30 Ocak günü vatandaşlarımızın Covid-19 hakkında bilgi sahibi olmaları amacıyla, Akdemi Komisyonumuz tarafından bilimsel bilgiler eşliğinde hazırlanan bilgilendirme afişlerini eczacılarımızın ve yurttaşlarımızın görebilmeleri için eczanelerimize gönderdik. Bireylerin hastalıktan haberdar olmasının yanında, onlara sağlık hizmeti verecek eczacılarımızın da insanlığın ilk defa karşılaştığı yeni tip koronavirüsü tanımaları gerekliliğinden hareketle, ülkemizde henüz vaka görülmemişken Prof. Dr. Serhat Ünal’ın sunumuyla “Koronavirüs ve Viral Enfeksiyonlarda Eczacının Rolü” eğitimi düzenledik. Çeşitli nedenlerden ötürü eğitime katılamayan ya da yeniden seyretmek isteyen meslektaşlarımız için video kaydını internet sayfamıza ekledik. Katılımın bir hayli fazla olduğu eğitim, yaklaşan zorlu dönemde eczacılarımız tarafından verilecek mücadeledeki kararlılığı göstermesi açısından son derece kıymetliydi. İlerleyen günlerde hastalık hakkında kanıta dayalı veriler arttıkça afişimizi güncelleme gereği duyduk ve ikinci defa 2200 eczanemize ulaştırdık. Ayrıca afişlerimizi Ankara sınırları içindeki metro, otobüs ve tramvaylara asılmaları için Ankara Büyükşehir Belediyesi ile paylaştık. Bununla birlikte resmi kurum ve kuruluşlara göndermek suretiyle şehrin dört bir yanına dağıttık. 11 Mart günü ülkemizde ilk vakanın görülmesiyle Yönetim Kurulumuzu olağanüstü toplayarak Akademi Komisyonumuzla birlikte hem eczacılarımızı hem de Oda personelimizi kapsayan “Koronavirüs Eylem Planı” hazırlayıp meslektaşlarımıza duyurduk. Malumunuz olduğu üzere bir süre önce eczanelerdeki alkol satışına kota uygulanmaya başlanmıştı. El temizliğinin hastalığın yayılmasındaki önemi anlaşılınca vatandaşlarımızın dezenfektan ve antiseptiklere olan talebi arttı. Hâlihazırdaki kotanın ihtiyacı karşılamaktan uzak olması, merdiven altı üretimi ve fahiş fiyatları beraberinde getirdi. Meslektaşlarımızı zora düşüren sorunun çözümü için alkol sınırlamasının kaldırılması girişimlerinde bulunduk ve olumlu sonuç aldık. Alkol sınırının kaldırılmasıyla ürettiğimiz dezenfektan ve antiseptik solüsyonlar ile yurttaşlarımız güvenilir ürünlere daha ucuz fiyata ve kolaylıkla ulaşabildiler. Ayrıca yurttaşlarımızın Covid-19 ile ilgili bilinç seviyelerini yükseltmek için içerikler üreterek sosyal medya mecralarında yayınladık. Sağlık bir bütün olduğu gibi sağlık sistemi de bir bütündür ve bazı problemlerin çözümü için kurumlar arasındaki yardımlaşma mecburidir. Bundan hareketle meslektaşlarımızın süreç içerisinde karşılaştıkları zorlukların aşılması için TİTCK ve USHAŞ gibi üst mercilerle görüşerek yetkililere taleplerimizi ilettik. Hangi konuları konuştuğumuzu görüşmelerin akabinde eczacı kamuoyuna duyurduk. Covid-19’un bütün dünyayı felce uğrattığı günümüzde, birçok ülkede eczaneler ve marketler haricindeki her yerin kapanması eczanelerin ne denli önemli bir konumda bulunduklarını açıkça göstermiştir. Bundan ötürü süreç içerisinde hastaların eczanelerimize doğrudan ulaşabilmesi bir yoğunluk oluşturmuş, böylece eczane ortamındaki bulaş riski yükselmiştir. Bu durumun etkilerini azaltmak için eczanelerimizin dezenfekte edilmesi gerektiğine karar vererek Ankara ve Kırıkkale illerindeki Belediyeler ile görüşüp her iki şehirde bulunan eczanelerin yetkili ekiplerce dezenfekte edilmelerini sağladık. Dezenfeksiyon işlemlerinin tek seferle sınırlı kalmaması ve periyodik şekilde sürdürülmesi için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ayrıca eczacı meslektaşlarımızın salgından görecekleri zararı en aza indirmek için tüm eczanelerimize gözlük, şerit ve uyarı afişleri gönderdik. Eczacılarımız ve eczane personellerimiz destan yazdıkları şu zorlu günlerde, kamu imkânlarından yararlanmayı kesinlikle hak ediyorlar. Bu düşünceyle, halk sağlığını korumak için gecesini gündüzüne katan tüm eczacı ve eczacı personelimizin ulaşım hizmetinden ücretsiz yararlanması için Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne resmi başvuruda bulunarak sağlık personelinin ulaşım hizmetlerinden ücretsiz yararlanması hizmetinin, eczacılarımızı ve eczane personelimizi de kapsamasını sağladık. Bununla birlikte eczacıların hastalığa yakalanma riskinin bir hayli yüksek olduğu gerçeğinden hareketle, Covid-19 hastası olma ihtimali bulunan ve bu sebeple eczanesini kapatacak meslektaşlarımızın maddi zararını karşılamak için dört maddeden oluşan Birinci Destek Paketi’ni açıklayan ilk açıklayan Oda olduk. Önümüzdeki günlerde ihtiyaca binaen ikinci hatta üçüncü destek paketlerini de açıklamaktan geri durmayacağımızı belirtmek isterim.

Eczacılarımız, hastalığın hızla yayıldığı ülkemizde hastalara şifa dağıtmak ve danışmanlık hizmeti vermek gayesiyle mesai kavramını düşünmeksizin çalışmış, dolayısıyla artan iş yükleri ve yükselen bulaş riski nispetinde morallerinde düşüş gözlenmiştir. Meslektaşlarımızın ve eczane çalışanlarımızın çalışma saatlerinin azaltılmasının, verilen sağlık hizmetinin kalitesini artıracağı, bulundukları ağır koşulları hafifleteceği ve motivasyonlarını yükselteceği düşüncesiyle Ankara İl Sağlık Müdürlüğü ile yürüttüğümüz görüşmeler neticesinde eczane çalışma saatlerini değiştirdik. Salgın sürecinde canları pahasına mücadele eden meslektaşlarımızın çeşitli kurumlarca denetlenerek sudan sebeplerle ceza kesilmesine sessiz kalmadık. Reklam Kurulu tarafından uygulanan cezai işlemlerin hukuksuz olduğunu eczacılarımızla paylaşıp yasal işlemleri başlattık. Ayrıca konuyu basının gündemine taşıyarak mağduriyetimizi kamuoyunun duymasını sağladık.

Pandemi önlemlerinden bir diğeri de hafta sonları sokağa çıkma yasağı kararının alınmasıdır. Uygulanan sokağa çıkma yasağında eczanelerden reçetesi karşılanan ve sağlık hizmeti alanların birkaç kişiyle sınırla kaldığını gözlemledik. Ayrıca acil bir durum olmadığı halde eczanelere gelen vatandaşların hem kendi hem de eczane personelinin sağlıklarını tehlikeye attığını gördük. Aynı zamanda yasak gereği toplu taşıma seferlerinin azaltılması eczane personelimizin eczanelere zamanında ulaşmasını engellediği gerçeğiyle karşılaştık. Belirttiğimiz hususlara istinaden İl Sağlık Müdürlüğü ve Ankara Valiliği ile yaptığımız görüşmeler doğrultusunda sokağa çıkma yasağı süresince, verilecek ilaç ve sağlık danışmanlığı hizmetini aksatmayacak sayıdaki nöbetçi eczanelerimizin açık kalması kaydıyla nöbetçi eczane uygulamasına geçtik. Tüm bunların yanında normalleşme süreci başlayınca çalışma saatlerimizi eskiye döndürdük. Ardından Normalleşme Süreci Eylem Planı hazırladık ve meslektaşlarımızla paylaştık. İçinde bulunduğumuz an itibariyle meslektaşlarımızı ve halkımızı mağdur etmemek adına çalışmalarımıza ara vermeden devam ediyoruz.

 

Eczacının bu salgından hem ekonomik olarak hem de sağlık olarak etkilendiği muhakkak. Eczacıların birinci basamak sağlık mensubu olarak, devlette ne gibi destekler alması gerektiğini düşünüyorsunuz?

 

Covid-19 sürecinde eczacıların ne denli kritik bir öneme sahip olduğu gerek ülkemizde gerekse tüm dünyada bir kez daha anlaşıldı. Biz eczacılar, hayatlarımız pahasına mücadele ettik ve sağlık sistemine ciddi katkılar sunduk, sunmaya da devam ediyoruz. Salgın süresi boyunca hayatını kaybeden meslektaşlarımızı da bu vesile ile bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum. Salgın süreci, güçlü bir sağlık sisteminin önemini yeniden kavramamıza olanak sağladı. Dolayısıyla sağlık sisteminin sacayaklarından olan eczacılar ve eczaneler ne kadar güçlü olurlarsa o kadar nitelikli sağlık hizmeti vereceklerdir. Bu anlamda eczacıların eczanelerin güçlenmesi için kamu otoritesinden bazı taleplerimiz var. Bunları genel hatlarıyla şöyle sıralayabiliriz:

Kâğıt reçetelerin kaldırılmasını ve tamamen elektronik reçeteye geçilmesini,

Belediyelerce yapılan eczanelerin dezenfeksiyonlarının devamını,

Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından eczanelere yapılan geri ödemelerde uygulanan iskonto oranlarının kaldırılmasını,

Sosyal Güvenlik Kurumu ile Birliğimiz arasındaki ilaç alım protokolünde yer alan reçete başı hizmet bedellerinin artırılması ve eşitlenmesini,

İlaç fiyatlarına göre değişen orandaki yüzdesel kârlılıkların her üç kademe için 5 puan artırılmasını,

İlaç Fiyat Kararnamesi’nin değiştirilmesi ile kademe baremlerinin güncellenmesini ve son olarak ekonomik destek ve teşvik paketlerinde eczacılarımızın da yer almasını istiyoruz.

Hem eczane eczacılığı yapan, hem ilaç şirketi kuruculuğu ve ortaklığı yapan biri olarak bu görevler şu anki pozisyonunuzda ne gibi artılar getiriyor?

 

Eczacılığın birçok farklı çalışma sahası olmasına rağmen ülkemizdeki mezunların yüzde doksanından fazlası serbest eczacılık alanına yöneliyor. Haliyle bu istatistiğin meslek örgütüne de yansımaları oluyor. Ben de 22 yıllık serbest eczacılığın ardından Oda başkanlığına seçildim ve hâlâ mensubu olmaktan onur duyduğum ve icra etmekten büyük keyif aldığım eczacılığa devam ediyorum. Tabii meslek örgütündeki faaliyetlerim uzun yıllar öncesine dayanıyor. Öğrenciliğimden itibaren mesleğimize hizmet etmek amacıyla örgütümüzde çeşitli görevlerde bulundum ve nihayetinde meslektaşlarımızın tercihleriyle Oda başkanlığı görevine layık görüldüm. Bu anlamda serbest eczacı olmamım sahadaki sıkıntıları yaşayan biri olarak meslektaşlarımızı anlamak hususunda bana büyük kolaylıklar sağladığını düşünüyorum. İlaç şirketi yöneticiliği konusuna değinecek olursam, ülkemizdeki büyük eksikliklerden biri olarak gördüğüm yerli ilaç sanayine katkıda bulunmak fakülte yıllarımdan beri hayalini kurduğum, aklımda olan bu projeydi. Bu hayalimi gerçekleştirmek için 2006 yılında yerli ilaç sanayine katkı sunmak amacıyla kurduğum ilaç şirketinin ortaklığı görevinde bulunmamım ise bana yöneticilik konusunda belirli bir deneyim kazandırdığına, mesleğime farklı açılardan bakabilme ve ilaç üretim aşamasındaki problemlerin neler olduğunu yerinde öğrenme olanağı sağladığına inanıyorum.

 

Malum 50 civarında eczacılık fakültesi var. İleride eczacı enflasyonu olması söz konusu. Yeni mezun olacak eczacılara ne gibi tavsiyeleriniz olabilir?

 

Üzülerek söylemeliyim ki eczacı enflasyonu birkaç yıldır başlamış bulunuyor. Defalarca kez dile getirdik, bir kez daha sizin aracılığınızla söyleyelim: Hiçbir planlama yapılmadan kurulan üniversiteler ve açılan eczacılık fakültelerinin bize kârdan çok zararının olacağı su götürmez bir gerçek. Nitekim bu durumun olumsuz etkilerini yaşamaya başladık. Gerekli teknik altyapıdan yoksun bu okullarda, nitelikli bir eğitim verilip verilmediği konusunda da ciddi şüphelerimiz var. Kaldı ki laboratuvarı, kütüphanesi, yurdu, hocası olmayan yerler üniversite olmaktan uzak yapılardır. Dolayısıyla okul sayısını arttırmak yanlışından derhal vazgeçilmeli, var olanların kalitelerini yükseltme yolu izlenmelidir. Sorunuzun ikinci kısmına gelecek olursak, eczacılık ilacın her türlü aşamasında yer alan yetkin bir meslektir. Bu anlamda özellikle eczacılık fakültesindeki öğrencilerimize eczacılığı sadece serbest eczacılık olarak görmemeleri gerektiğini, mesleğimizin geniş bir yelpazeye sahip olduğunu, geleceklerini planlarken meseleye sadece serbest eczacılık çerçevesinden bakmamalarını, eczacılık gibi haysiyeti yüksek bir mesleği tutkuyla icra ettikleri takdirde hangi sahada çalışırlarsa çalışsınlar mutlu olacaklarını hatırlatmak isterim.

 

Ankara Eczacı Odası olarak başkentte siyasetin göbeğindesiniz. Diğer eczacı odalarından farklı avantajlarınız oluyor mu?

 

Ankara’da olmanın şüphesiz en büyük avantajı, mesleğimizle ilgili karar verme gücüne sahip kurumlar, kuruluşlar siyasiler ve bürokratlar ile aynı şehirde bulunmaktır. İkincisi, tepe örgütümüz meslek birliğimiz olan Türk Eczacıları Birliği (TEB) ile aynı ilde olmamızdır. Ayrıca kamu-kurum-hastane eczacılarının sayısının en çok olduğu şehir olmamız bakımından kamu-özel-serbest eczacı fark etmeksizin tüm meslektaşlarımıza yakın olmamızı bir şans olarak görüyorum. Bunun yanında eczacılığın en köklü 3 üniversitesiyle aynı şehirde olmak bizi diğer odalardan farklı kılan etmenler diye düşünüyorum.

 

Mesleğin örgütlü gücünü yeterince kullandığını düşünüyor musunuz? Eczacılık mesleğinin geleceği için örgütlü çalışmanın önemi doğrultusunda önerileriniz olabilir mi?

1956 yılında başlayan örgütlü mücadelemiz, ülkemizdeki meslek örgütleri tarihi baz alındığında erken bir tarihtir. Biz eczacılar hem maddi hem de manevi bakımdan çok güçlü bir meslek örgütüne sahibiz. Bu doğrultuda yıllar içerisinde mesleğimizle ilgili uygulamaya konulmak istenen birçok yanlışın üstesinden örgütümüzün gücü ve birlikteliği sayesinde geldik. İçerisinde bulunduğumuz dönem itibariyle hâlihazırda da birçok yapısal ve konjonktürel sorunumuz var. Bu tablo karşısında eczacı meslek örgütü olarak bizlere düşen görev; süreci doğru okumak ve anlatmak, bir arada durmak, mesleğimize, örgütlülüğümüze, meslektaşlarımıza sahip çıkmak; diğer meslek mensupları ve farklı toplumsal kesimler ile birlikte bu girişimlere karşı güçlü bir ses çıkarabilmektir.

Eczacılık mesleğinin geleceği ile ilgili endişeleriniz ve çözüm önerileriniz nelerdir.

Eczane ekonomilerinde yıllardır yaşanan daralma, gelir düzeyimizin düşmesi, kamunun üzerimize yüklediği finansal ve bürokratik yükler, dolayısıyla ilaç ve sağlık danışmanlığı işlevimizi yeterince yerine getiremeyişimiz, kamu-kurum-hastane eczacılarımızın özlük hakları başta olmak üzere, iş sağlığı ve güvenliği konusunda yaşanan sıkıntılar ve geleceğimiz olan gençlerimizin gittikçe büyüyen istihdam sorunu, mesleğimizin geleceğini tehdit etmektedir. Tüm bu sorunların çözümü için ilk etapta eczacı kâr oranları süratle iyileştirilmelidir. Eczacıların sağlık sistemi içerisindeki etkinliğini artıracak, yeterlilik seviyesini yükseltecek ve işlevini genişletecek meslek hakkı verilmelidir. Kamudaki eczacıların sayısı artırılmalı, özlük hakları ile çalışma koşulları düzenlenmeli, hak kapsamları genişletilmelidir. Ayrıca emekli eczacılarımızın emeklilik koşulları iyileştirilmelidir. Tüm bunlara ilaveten mesleğimizin en büyük sorunlarından birisi olan fakülte açılışları sonlandırılmalıdır.

Eczacılara, kamuya söylemek istediğiniz, eklemek istediğiniz başka bir konu var mıdır?

 Son olarak belirtmeliyim ki, kişilerin kendi yaşamlarının yanında başkalarının da hayatını düşünmek zorunda kaldığı ve böylelikle ortak hareket etmek mecburiyetinde olduğumuz zor bir salgın döneminden geçiyoruz. Eminim ki tüm insanlık, aklın ve bilimin ışığıyla bu günleri atlatacaktır. Dilerim, herkes hekimler ve eczacılar başta olmak üzere sağlık otoritelerinin koyduğu kurallara uyar ve bir an evvel eskisi gibi korkusuz şekilde beraberce yaşadığımız sağlıklı günlere kavuşuruz. Halkımıza da birkaç tavsiyede bulunmak istiyorum: Lütfen fiziksel mesafeye dikkat edelim, maskeyi hayatımızın bir parçası haline getirelim, hijyen kurallarına uyalım ve kalabalık ortamlardan mümkün mertebe uzak kalalım. Tüm bunların yanında ilaçlar hekim reçetesi ve eczane danışmanlığında kullanmalı, sağlık ürünlerini asla internetten temin edilmemelidir. Yurttaşlarımız eczacılarına güvenip ilaçlarını ve sağlık ürünlerini sadece eczanelerden almalılar.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu