Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.
GenelGüncelRöportajlar

AYDINLIK BİR GELECEĞE ANCAK HEP BİRLİKTE ULAŞABİLİRİZ

Erzurum Eczacı Odası Başkanı Uzm. Ecz. A. Caner Güven dergimizin sorularını yanıtladı. Güven ile eczacıların sorunlarını ve oda çalışmalarını konuştuk. Güven, “Bu kutsal mesleği ekonomik ve bürokratik kaygılar içinde kaybolmadan, geleceğe dair endişelerle boğulmadan, bütün enerjimizi halkımıza ve çevremize aktararak hayata daha çok değer katarak icra etmek istiyoruz” dedi.

Bölgesel olarak bakarsak, eczacıların ön plana çıkan sorunları nelerdir?

Bölgesel anlamda ele aldığımızda öncelikli  sorunlarımız muvazaa, mecburî hizmet
parametreleri nedeni ile özellikle uzman hekim sirkülasyonundaki hız, bazı illerimizde yılları
bulan reçete kontrol süreleri ve veteriner ilaç konusunda yaşadığımız sıkıntılar olarak
karşımıza çıkmaktadır. Elbette coğrafi olarak bulunduğumuz nokta itibarı ile ithal ilaç da
dahil olmak üzere lojistik süresinin uzun olması, çok geniş bir bölge olmamıza rağmen
nüfus yoğunluğunun düşüklüğüne bağlı olarak ekonomik parametreler açısından gelir
seviyesinin düşüklüğü ve ecza depolarının azlığı ile kooperatif olmayışı nedeniyle ilaca erişim ve stok noktasında da sıkıntılar çekmekteyiz. Bununla birlikte 13 yıldır güncellenmeyen İFK, KKİ uygulamalarındaki firmaların tutumları, kamuda görev yapan meslektaşlarımızın kazanımları, fakülte sayılarının ve kontenjanlarının kontrolsüz şekilde artması başta olmak üzere elbette ulusal çaptaki sorunlar bölgemizde de hissedilmektedir.

Son günlerde açılan yeni eczacılık fakülteleri eczacılık camiasında gündem oldu. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Eczacılık enflasyonu hakkında neler düşünüyorsunuz?

Üniversiteler ve dolayısı ile fakültelere sadece mezun üreten tesisler olarak bakmak çok yanlış bir bakış açısı olur. Üniversiteler bulundukları şehre kültürel ve ekonomik olarak değer katan, en önemlisi de bilim üretmesi gereken merkezlerdir. Bilimi odağına almış bir sistemin bilimsel gerçeklerden çok uzak bir şekilde eczacılık fakültesi açıyor ve kontenjanları artırıyor olması tam anlamı ile bilimle bir tezattır. Dünyada ABD ve Hindistandan sonra en fazla eczacılık fakültesi ülkemizde bulunuyor. Dünyadaki eczacılık fakültelerinin %5’i ülkemizde. Basit bir hesapla ülkemiz nüfusunun dünya nüfusuna oranı ile fakülte sayımızın oranı arasındaki fark tam 5 kat! 3500 kişiye bir eczane ya da eczacı hesabı sanırım yanlış anlaşılmış olmalı ki hızla 3500 kişiye bir fakülte noktasına gidiyoruz. Yakın bir zamanda mezun olacak eczacılarımızın istihdamı noktasında ciddi bir kriz yaşayacağımız aşikâr. Mevcut ekonomik koşullarda yardımcı eczacı istihdamı bile eczanelerimizi ekonomik anlamda yormakta iken, eczanelerde gelecekte sadece eczacıların
hizmet vereceği beklentisi gerçeklerle kesinlikle örtüşmüyor. Üstelik geldiğimiz noktada
fakültelerimize inanılmaz kontenjanlar açılıyor. Öğrencilerini şubelere ayıran, öğrencileri
mevcut sınıflara sığmadığı için başka fakülte ya da binalarda sınav yapan fakülteler şehir
efsanesi mi diye düşünürken geçtiğimiz günlerde teknik altyapısı, akademik kadrosu
olmayan bir fakültenin öğrencilerinin Türkiye’nin saygın eczacılık fakültelerinden birisinde
eğitim göreceklerini öğrendik ki bu sanırım meselenin vehametini anlamak açısından
önemli bir gelişme oldu. Üstelik meselenin bir de bilimsel boyutu var. Kapasitenin çok çok
üstünde öğrenci sayısı, kısıtlı akademisyen kadrosu… Akademisyenlerimiz o fakülteden
bir diğerine mi koşacak, kendi fakültelerindeki öğrenci sayısındaki fazlalıktan dolayı şubelere bölünmüş öğrencilere eğitim mi verecek, bilim mi üretecek, kendisine ya da ailesine zaman mı ayıracak? Peki müstakbel meslektaşlarımız olan öğrencilerimiz nerede staj yapacak? Kendi bölgemiz için açık ifade edeyim, yaptığımız salt matematiksel hesaplamalara göre birkaç yıl içinde eczane başına 4 stajyer düşecek. Bu sayı reel duruma göre 6’ya yükselecektir. Bunun uygulanabilirliği yok. Bir an evvel bu gidişata güçlü bir şekilde dur denilmeli, bilimsel ihtiyaca göre orta ve uzun vadedeki ulusal ihtiyaç ve planlamalara göre fakülte ve kontenjan sayıları yeniden belirlenmelidir.

Ülkemizin güzide ve kıymetli gençleri, bilimsel kadroları ve bütçesi israf edilmemelidir. Artık
sadece daha çok mezun değil, daha çok bilim üretmeliyiz. Bu bilim yerli bir molekül
olmalıdır, biyoteknolojik bir ilaç olmalıdır, bir monoklonal antikor olmalıdır, hayata, sağlığa ve insana dokunmalıdır, ülke ekonomisine değer katmalıdır, küresel anlamda kabul görmelidir.

Oda olarak, internetten gıda takviyesi ve ilaç satışı ile mücadele konusunda
çalışmalarınız var. Bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Bu durumla sizce nasıl mücadele edilebilir?

Öncelikle belirtmek isterim ki biz eczacılar gıda takviyelerine karşı değiliz. Ancak ilaç içeriğinde etken madde olarak yer almış molekül ve bileşiklerin “Gıda Takviyesi” adı altında,
farmasötik formda ve bazen de sağlık beyanı ile kontrolsüz şekilde satılmasına karşıyız.
Ülkemizde ve dünyada son yıllarda “Kimyasal kötüdür, bitkisel iyidir” algısı bazı kesimler
tarafından beslendi ve zihinlere kazındı. Bitkisel ürünler bir mucize gibi lanse edildi.
Halkımızın ümitleri, hayalleri, sağlığı ve parası heba edilmeye başlandı. Her ay ilgili bakanlığın web sitesinde içeriğinde ilaç etken maddesine rastlanan “Gıda Takviyeleri” listesini okumaktan biz yorulduk, ancak istismarcılar her seferinde yeni bir isimle halkımızın sağlığı ile oynamaktan yorulmadı. Bizim bu ürünlerin içeriklerine göre bir kısmının Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılması talebimizin altında yatan tek neden bu pazarı eczanelere yönlendirmek değil, halkımızın sağlığını korumaktır. C Vitamini ruhsatlı ilaç içeriği iken, keza birçok bitki ilaç hammaddesi olmuşken bunlara başka bir kılıf uydurup “Gıda Takviyesi” demek akla ve bilimselliğe uygun bir yaklaşım değil. İlaç ilaçtır, gıda da gıda… Belki uç bir tanımlama olacak ama ilaçla gıda arasında bir kast sistemi kurmanın ve kastlar arası geçişi zorlaştırmanın zamanı geldi de geçiyor. Tabi bir de internetten ilaç satılması meselesi var ki Gençlik Komisyonumuzun bu konudaki emekleri için minnettarız. Ancak üzücü olan nokta şikayetlerimiz ve girişimlerimiz neticesi satıştan kaldırılan ilaçların aynı internet sitelerinde birkaç gün sonra tekrar satılmaya başlanması. Bunun için acil,
caydırıcı, net ve etkili bir yasal düzenleme bekliyoruz. Bunun bir hata ya da kabahat
değil, suç olarak tanımlanmasını bekliyoruz. İlaçların kimlerden ve ne şekilde temin
edildiği de bulunmalı, bütün sorumlular şiddetle cezalandırılmalıdır. Özetle çözüm
basit: Caydırıcı ceza!

Odanızın iktisadi işletmesinde çeşitli ürünleri eczacılara ulaştırıyorsunuz. Bu uygulama eczacılara ne gibi avantajlar sağlıyor? Ürün yelpazesini genişletmeyi düşünüyor musunuz?

İktisadi İşletme önem verdiğimiz bir konu. Başta saymanımız Ecz. Fatih Tosun olmak üzere
emeği geçen arkadaşlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Yakın bir zamanda online alışveriş
imkanı da sağlayacağız. Ancak ekonomik nedenlerle maalesef ürün gamı arzu ettiğimizin
çok çok altında. Aslında İktisadi İşletmeyi sadece bir gelir kapısı olmaktan ziyade,
meslektaşlarımızın ihtiyaçlarına ekonomik ve güvenilir bir çözüm olarak görüyoruz.

Son olarak dergimiz aracılığıyla meslektaşlarınıza neler söylemek istersiniz?

İnsana dokunan, toplumun ayrılmaz bir parçası haline gelmiş önemli ve kutsal bir meslek icra ediyoruz. Bu kutsal mesleği ekonomik ve bürokratik kaygılar içinde kaybolmadan,
geleceğe dair endişelerle boğulmadan, bütün enerjimizi halkımıza ve çevremize
aktararak hayata daha çok değer katarak icra etmek istiyoruz. Ancak özellikle pandemi
ve sonrasında gerek toplumsal, gerek ekonomik, gerek teknolojik, gerek kültürel
değişimler maalesef bizler için çok da olumlu sonuçlar doğurmadı. Ancak ümidimizi de
kaybetmemeliyiz. Bizler daha iyi bir yaşam mottosu ile yola çıkmış bir meslek grubu
olarak araştırmayı, geliştirmeyi, sorun çözmeyi bilen bir meslek grubu olarak; bir
arada her güçlüğü aşabilecek, gerektiğinde istişare, gerektiğinde de mücadele edebilecek
bir gücüz. Yeter ki mesleğimize, meslek örgütümüze ve birbirimize olan bağlılığımızı
ortak hareket etme kabiliyetimiz ve sorumluluk duygularımızla harmanlayarak daha net ortaya koyabilelim. Aydınlık bir geleceğe ancak hep birlikte ulaşabiliriz. Bu vesile ile Eczacı
Dergisinin kıymetli yönetimine ve çalışanlarına ve elbette bütün meslektaşlarıma saygılarımı
sunmak istiyorum.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu